-
1 bir işe başlamak
v. break ground -
2 başlamak
1. أبدأ [أَبْدَأَ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek2. أنشأ [أَنْشَأَ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek3. أهل [أَهَلَّ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek4. ابتدأ [اِبْتَدَأَ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek5. استفتح [اِسْتَفْتَحَ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek6. افتتح [اِفْتَتَحَ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek7. بدأ [بَدَأَ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek8. طفق [طَفِقَ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek9. هل [هَلَّ]Anlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek -
3 break ground
bir işe başlamak, toprağı kazmak -
4 break ground
bir işe başlamak, toprağı kazmak -
5 commencer
Iv tbaşlamakIIv i1 débuter başlamak◊Le procès commence. — Dava başlıyor.
2 commencer à -(y)e başlamak3 commencer par -(y)le başlamak -
6 Stelle
Stelle <-n> ['ʃtɛlə] fan erster \Stelle ilk başta;an \Stelle von etw bir şeyin yerine;( ich) an deiner \Stelle... (ben) senin yerinde olsam...;an jds \Stelle treten birinin yerine geçmek, birinin yerini almak;an späterer \Stelle sonra;auf der \Stelle treten ( fam) yerinde saymak;auf der \Stelle ( sofort) anında, hemen;etw nicht von der \Stelle bekommen bir şeyi yerinden kımıldatamamak;sich nicht von der \Stelle rühren yerinden kımıldamamak;auf der \Stelle treten yerinde saymak;zur \Stelle sein (arandığında) hazır bulunmak3) (Text\Stelle) pasaj; ( Abschnitt) bölüm4) (Arbeits\Stelle) iş yeri;freie \Stelle boş iş yeri;eine \Stelle antreten bir işe başlamak;eine \Stelle finden/suchen iş bulmak/aramak5) (Dienst\Stelle) makam;sich an höherer \Stelle beschweren daha yüksek makama şikâyette bulunmak6) math hane, basamak -
7 launch out
başlamak, çıkmak, girişmek, koyulmak, geliştirmek, etraflıca anlatmak, har vurup harman savurmak* * *(to throw oneself freely into some new activity (often involving spending money).) bir işe girişmek, atılmak -
8 get up steam
bir ise isinmaya baslamak -
9 anfangen
ein neues Leben anfangen yeni bir hayata başlamak;mit der Arbeit anfangen işe/çalışmaya başlamak;mit ihm ist nichts anzufangen ondan hayır yok;was soll ich bloß anfangen? ne yapsam ki?;ich weiß nichts damit anzufangen buna bir anlam veremiyorum; bunu ne yapacağımı bilemiyorum;das fängt ja gut an! başı böyle olursa … (sonu ne olur kimbilir?) -
10 Dienst
Dienst <-(e) s, -e> [di:nst] möffentlicher \Dienst kamu hizmeti;außer \Dienst emekli;zum \Dienst gehen işe gitmek;\Dienst haben nöbetçi olmak, nöbet beklemek [o tutmak];den \Dienst quittieren görevinden istifa etmek;in jds \Diensten stehen birinin hizmetinde bulunmak;jdm einen schlechten \Dienst erweisen birine kötülük etmek;sich in den \Dienst einer Sache stellen kendini bir işe adamak;seine Beine versagten ihm den \Dienst bacakları tutmadı [o tutmaz oldu] -
11 حاول
حاوَلَ1. girişmekAnlamı: bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak2. kalkışmakAnlamı: bir işe girişmek -
12 Pferd
Pferd <-(e) s, -e> ['pfe:ɐt] nt1) ( Tier) at, beygir;auf ein \Pferd steigen bir ata binmek;vom \Pferd steigen attan inmek;ein \Pferd reiten bir ata binmek;zu \Pferde at üstünde;wie ein \Pferd arbeiten ( fam) eşek gibi çalışmak;keine zehn \Pferde brächten ihn dahin/dazu ( fam) ona bunu hiçbir şey yaptıramaz;die \Pferde scheu machen ( fam) milleti telaşa düşürmek2) ( Schachfigur) at3) ( Turngerät) atlama beygiri -
13 أهل
IأَهَلَevlenmekAnlamı: erkekle kadın, aile kurmak için kanuna uygun olarak birleşmekIIأَهْل1. el âlemAnlamı: herkes, yabancılar2. hısımأَهَلَّ1. görünmekAnlamı: görülür duruma gelmek2. gözükmekAnlamı: görünmek3. belirmekAnlamı: ortaya çıkmak4. sergilemekAnlamı: teşhir etmek, satmak amacıyla malı görülecek bir yere koymak5. tarif6. başlamakAnlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek -
14 girişmek
حاول [حاوَلَ]Anlamı: bir işe, bir şeye başlamak için hazırlık yapmak, ele almak -
15 get down to
başla* * *(to begin working seriously at or on: I must get down to some letters!) ciddî bir şekilde işe başlamak/sarılmak -
16 أبدأ
أَبْدَأَbaşlamakAnlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek -
17 أنشأ
أَنْشَأَ1. düzmekAnlamı: yaratmak, oluşturmak2. eğitmekAnlamı: terbiye etmek, öğretmek3. kurmakAnlamı: monte etmek4. yapmakAnlamı: ortaya koymak, meydana getirmek5. başlamakAnlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek -
18 ابتدأ
اِبْتَدَأَbaşlamakAnlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek -
19 استفتح
اِسْتَفْتَحَ1. koyulmakAnlamı: girişmek, teşebbüs etmek2. başlamakAnlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek -
20 افتتح
اِفْتَتَحَbaşlamakAnlamı: bir işe girişmek, çalışır, işler, yürür duruma girmek
- 1
- 2
См. также в других словарях:
başlamak — e 1) Bir işe girişmek, harekete geçmek Şairliğe on sekiz yaşında gazel ve rubailerle başlamıştı. H. Taner 2) nsz Çalışır, işler, yürür duruma girmek Bundan başka evlenme hayatı da oldukça başarılı başladı. H. E. Adıvar 3) Olmak, oluşmak, ortaya… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sıfırdan başlamak — en baştan, hiçbir şeye sahip olmadan bir işe girişmek Sıfırdan başladım, lisede kitabım, tıbbiyede beyaz gömleğim yoktu, bu ev, Ihlamur daki klinik, altımdaki araba, hepsini ben yaptım. A. İlhan … Çağatay Osmanlı Sözlük
MÜBAŞERET — Bir işe girişmek. Bir işe başlamak. * Karşılaşmak. * Başlamak ve devam etmek. * Temas etmek, dokunmak. * İnsanın derisinin, başkasının derisine dokunması … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
TASADDİ — Bir işe başlamak. * Taarruz etmek. * Yüz döndürmek. * Tesadüf etmek. * Vuku bulmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük
oturmak — e 1) Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. S. F. Abasıyanık 2) nsz Bu biçimde yerleştiği yerde kalmak Bakın, hikâye zordur, acımasız ve… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kapı açmak — 1) (bir şeyden) bir şeyin sözünü etmek veya bir işe başlamak 2) (bir şeyden) pazarlığa çok yüksek bir fiyatla başlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
tutuşmak — e 1) Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak 2) Bir işe başlamak, girişmek İki ordu bir harbe daha tutuştular. F. R. Atay 3) nsz Yanmaya başlamak, ateş almak Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu. H. C.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
temel atmak — 1) bir yapının temellerini yapmaya başlamak 2) herhangi bir işe başlamak, girişmek, bir şeyin gelişmesine, büyümesine sebep olmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
şeytanın bacağını (veya ayağını) kırmak — 1) herhangi bir sebeple yapılmayan bir işe başlamak veya gidilmeyen bir yere gitmek 2) uğursuzluğu, şanssızlığı, aksiliği yenmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
aylığa geçmek — 1) çalışması karşılığı olarak her ay belirli bir para alınacak bir işe başlamak, maaşa geçmek 2) gündelikten veya ücretten kadroya geçmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
KAVM — (Kavim) Bir peygambere tâbi ve bağlı insan topluluğu. Aralarında dil, âdet, örf, kültür birliği olan cemâat, topluluk. Millet. Bir işe başlamak. * Pazar kurmak. * Müşteri ile anlaşmak … Yeni Lügat Türkçe Sözlük